Suriye’deki zafere yerinde şahitlik ettik

Başkanımız Selman Enes Yücel, yönetim kurulu üyelerimiz Dursun Tekir ve Mehmet Alper Demirci, 24-27 Şubat tarihleri arasında yeniden fethedilen Suriye’de bir dizi ziyaretler gerçekleştirdi.

Suriye sahasındaki insani yardım çalışmalarına eşlik etmek ve Suriyeli vatanseverler tarafından 27 Kasım 2024’te başlatılan diriliş operasyonları neticesinde yeniden fethedilen Suriye’deki mevcut durumu yerinde müşahede etmek amacıyla İdlib, Hama, Humus ve Şam şehirleri ziyaret edildi.

 

Başkan ve yönetim kurulu üyelerimiz, İHH İnsani Yardım Vakfı’nın Hatay’ın Reyhanlı ve İdlib’in Babülhava bölgelerinde faaliyet gösteren lojistik merkezleri, ortez-protez ve rehabilitasyon merkezleri ile ekmek fırınlarını ziyaret ederek saha ziyaretlerine başladı. 2016 ve 2017 yıllarında rejimin kimyasal ve insanlık dışı saldırılarından çok büyük derecede nasibini alan Şeyh Hanun bölgesinde yaşayan insanlara erzak dağıtımı yapan, yıkık evlerinde yaşamaya çalışan insanları ziyaret eden ve bölge halkıyla hasbihal eden heyet üyeleri daha sonra Hama ve Humus şehirlerine geçerek yaşanan yıkım ve acılara yerinde şahitlik ettiler.

 

Şam’ın gizlenen yüzü Yermük Kampı yerle bir edilmiş

 

Başkanımız ve yönetim kurulu üyeleri, ülkemizde bazı ırkçı-faşistlerin rejim kontrolü altındaki Şam’a giderek “bakın burada hayat normal akışına devam ediyor, insanlara karışan yok, herkesin keyfi yerinde, o zaman ülkemizdeki Suriyeliler artık vatanlarına dönebilir” algı ve yalanlarıyla kamuoyunu yanıltan, halkı kin ve nefrete teşvik eden Esed Rejimi destekçilerinin dünya kamuoyundan sakladığı Şam’ın diğer yüzünü temsil eden Yermük Kampını da ziyaret etti. 1948 yılında terör rejimi İsrail’in Filistin’i işgali sonrası zorla yerlerinden edilen Filistinlilerin yerleştirildiği bu kamp, sayısız bomba ve kurşunlarla adeta yerle bir edilmiş. Dünya kamuoyunda büyük bir infiale sebep olan Tadamon Mahallesi katliamının da gerçekleştirildiği bu kampta öldürülen ve kayıp olan insanların sayısı hala belirlenmiş değil.

 

Şam’da; Hz. Yahya a.s., Muâviye b. Ebî Süfyân, Ebû Hüreyre, Bilal-i Habeşi, Ömer bin Abdülazîz, Muhyiddin İbnü’l-Arabî, Selahaddin Eyyubi ve İlk Türk Hava Şehitlerimiz olan Pilot Yüzbaşı Fethi, Üsteğmen Sadık ve Üsteğmen Nuri Efendilerin de kabirlerini ziyaret eden Başkanımız Selman Enes Yücel ve yönetim kurulu üyeleri daha sonra Emevi Camiinde akşam namazını eda ettiler. Namaz sonrasında Osmanlı tarafından inşa edilen Şam Kapalı Çarşısı’nı gezen heyet, daha sonra El Hame bölgesinde oğlu birlikte uzun yıllar hapishanede yatan ve fetih sonrası yeniden özgürlüğüne kavuşan bir babanın yemek davetine icabet ettiler.

 

Sednaya Hapishanesi adeta cehenneme açılan bir kapı

 

Zalim Esed Rejimi tarafından gerçekleştirilen yıkım, katliam ve insanlık dışı muameleleri yerinde görmek amacıyla Suriye’yi ziyaret eden başkan ve yöneticilerimiz, üçüncü gün programları kapsamında Sednaya Hapishanesi’ni ziyaret ettiler.

 

Şam yakınlarından bulunan ve “İnsan Mezbahanesi” olarak da anılan bu hapishane, Esed Rejiminin 2011 yılında başlayan protestolar sonrası sistematik işkence ve toplu infazların önemli bir merkezi haline gelmişti. 2016 yılına kadar kayıt altına alınan resmi rakamlara göre içerisinde 30.000’den fazla insanın burada işkence edilerek öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Zalim Esed rejiminin çöküşü ile hapishanede bulunan mahkûmlar serbest bırakılmıştı.

 

Her santimetre karesi ile insanın tüylerini ürperten bu hapishaneyi dolaşan başkanımız şu ifadeleri kullandı; “Burada fiziki ortamı gezerken nefes almakta çok zorlandım. Üç ay öncesi giderek burada tutuklu bir mahkûm olarak hayal ettim kendimi. İnanın çıldırmamak elde değil. Işık yok, yatak yok, su yok, tuvalet, yok, yemek yok, kimi yerde onlarca kişi bir arada kalıyor uzanacak bir santim yer yok, kimi yerde tavan yüksekliği bir metre ayağa kalmaya ve dik durmaya imkân yok, kimi yerde ise tek kişilik hücrelerde hareket etme şansı yok. Düşündüm ve çıldırmamak için dışarıya attım kendimi. Tüm bunların üstüne bir de en aşağılık şekillerde gerçekleştirilen işkenceler, katledilen masumlar, kadınlara ve kızlara sistematik şekilde yapılan tecavüzler, burada doğan ve gün ışığı görmeyen çocukları düşündüm ve utandım insanlığımdan.

 

Tüm bunlar yaşanırken bizler neler ile meşguldük, neleri dert ediyorduk, neler için hırs yapıyor ve mücadelesini veriyorduk… Bir insan ve bir Müslüman olarak buradaki kardeşlerimiz için ne yaptık. İnanın çok duygusal bir ruh hali içerisindeyim, çok kızgınım kendime ve bütün ümmete. Bir Müslüman olarak özür diliyorum buradaki mazlumlardan bence hepimiz dilemeliyiz. Utanıyorum, utanmalıyız. Bu mahzenleri, işkenceleri, karanlıkları anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor” ifadelerini kullandı. Heyet, yapılan ziyaret ve çalışmalar sonrası yurda döndü.